Anayasa Mahkemesi, 28 Mart 2018 tarihli ve 2017/172 E., 2018/32 K. sayılı kararı ile Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (“SMK”) marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin sayıldığı 29. Maddesi ile marka hakkına tecavüze ilişkin cezai hükümleri içeren 30. Maddesinin, Anayasa’nın 2., 13. ve 38. Maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptali talepli başvuruyu reddederek, ilgili maddelerin Anayasa’yı ihlal etmediğine hükmetti.

Alanya Asliye Ceza Mahkemesi itiraza konu ettiği marka hakkına tecavüze ilişkin hükümlerin hukuk devleti, belirlilik ile suç ve cezaların kanuniliği ilkelerine aykırı olduğu gerekçeleriyle iptalini talep etmiştir.

Mahkeme iptal başvurusunda talebini, hukuki yaptırımlarla önlenebilecek fiillerin suç olarak düzenlenmesinin adil olmadığı, yaptırımların ölçülü olmadığı, marka hakkına tecavüzün suç olarak düzenlenmesinin sübjektif değerlendirmelere yol açtığı ve kasıt unsurunun tespitinde tereddütlere sebebiyet verdiği sebeplerine dayandırmıştır.

Anayasa Mahkemesi söz konusu iptal talebine ilişkin kararında;

  • Bireylerin mülkiyet haklarının korunması ve üçüncü kişilerden gelebilecek müdahaleleri önleme görevinin Anayasa ile devletin yükümlülüğünde olduğu,
  • Taşınır ve taşınmaz mallar ile birlikte fikri ve sınai hakların da mülkiyet hakkının konusunu oluşturduğu,
  • Mülkiyet hakkının konusunu oluşturan marka hakkının hangi usul ve yöntemle korunacağını belirleme yetkisinin kanun koyucuya ait olduğu, bu bakımdan marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin haksız rekabet veya suç olarak belirlenmesinde anayasaya aykırı bir yön bulunmadığı,
  • İtiraz konusu kurallarla marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillere yönelik hukuksal ve cezai yaptırımların kanunda açıkça belirtilmiş olduğu, bu bakımdan ilgili kurallara ilişkin hukuki bir belirsizliğin söz konusu olmadığı gibi suçların ve cezaların kanuniliği ilkesine de aykırılık bulunmadığı,
  • İltibas kavramının, madde gerekçesinde “karıştırılma ihtimali” olarak tanımlanmış olduğu, belirsiz ve öngörülemez nitelikte olmadığı,
  • Marka hakkına tecavüz suçunun şikayete bağlı ve etkin pişmanlık hükümlerine tabii olması dikkate alındığında yaptırımların, ulaşılmak istenen amaç için elverişli olduğu, amaç ve araç arasında makul bir ilişki kurulduğu ve bu kapsamda ölçülülük ilkesine uygun olduğu

hususlarını belirtmek suretiyle iptali talep edilen marka hakkına tecavüz teşkil eden fiilleri ve bunlara ilişkin hukuki ve cezai yaptırımları düzenleyen hükümlerin Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve itirazın reddine oybirliği ile karar vermiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin 20 Nisan 2018 tarihli ve 30397 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan, 28 Mart 2018 tarihli ve 2017/172 E., 2018/32 K. sayılı kararının tam metnine bu linkten ulaşabilirsiniz.