Anayasa Mahkemesi, yakın zamanda, Türk Patent Enstitüsü’nün (“TPE”) re’sen benzerlik incelemesi yapmasına olanak veren 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (“Marka KHK”) 7/1(b) Maddesinin Anayasaya uygun olduğuna karar verdi. Anayasa Mahkemesi’nin kararı sonucunda, aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markalar, aynı veya aynı türdeki mal ve hizmetler için ancak aynı sahip tarafından tescil edilebilmeye devam edecektir.

İptali istenen Marka KHK’nın 7/1(b) maddesine göre, yapılan bir marka başvurusunun aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olması bir mutlak ret nedenidir.

Bunun sonucu olarak TPE bir marka başvurusunun yayınlanmasından önce, yani üçüncü kişilerden gelecek itiraza gerek kalmaksızın, re’sen bir benzerlik incelemesi yapabilmektedir.

Bu benzerlik incelemesinin re’sen yapılıyor olması ise, markaların bir arada var olmasına imkân tanıyan sözleşmelerin veya marka sahiplerinin birbirlerinin markalarının tescil edilmesine yönelik rızalarını havi beyanlarının Türk marka uygulamasında kabul görmemesine yol açmaktadır.

Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, Marka KHK’nın 7/1(b) maddesinin iptaline yönelik talebini herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olduğundan yola çıkarak, ancak başvuru sahipleri bakımından itiraz halinde nispi ret nedeni olarak tartışılması gereken durumların kamu otoritesince re’sen dikkate alınarak reddedilmesine dayandırmıştır. Dolayısıyla, bu tarz temel hak ve özgürlüklere ilişkin sınırlandırmaların Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan kanun hükmünde kararnameler ile değil, yalnızca Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından çıkarılan yasalarla getirilebileceğini belirterek, Marka KHK’nın 7/1(b) maddesinin iptalini talep etmiştir.

Anayasa Mahkemesi ise iptali istenen madde markanın tekliğini, taklit edilememesini ve belli ölçüde garanti sunma işlevine sahip olması beklentilerini karşılamakta, bu sayede hem daha önce kendisi adına tescil işlemi yapan marka sahiplerinin mülkiyet haklarını hem de markaya güvenerek iş ve işlem yapacak üçüncü kişileri korumaktadır şeklinde bir değerlendirmede bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi ayrıca itiraz konusu maddenin 22 Haziran 2004 tarihli ve 5194 sayılı Kanun’un 13. maddesi ile değiştirilmiş olması ve dolayısıyla kanun ile düzenlenmiş olması sebebiyle, mahkemenin iptal talebini reddetmiştir.

Bu linkten Anayasa Mahkemesi kararının tam metnine ulaşabilirsiniz.