Anayasa Mahkemesi yakın tarihli bir kararında, 1998-1999 yıllarında uyuşturucu kullandığı gerekçesiyle başvurucu hakkında bir gazetenin internet arşivinde yayımlanan haber içeriklerinin kaldırılmasına ilişkin bir başvuruyu değerlendirmiştir. Mahkeme, unutulma hakkı ile Anayasa ile korunan basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü arasındaki dengeyi değrlendirmiş ve netice olarak Başvurucunun şeref ve itibarın korunması hakkını (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Madde 17) gözeterek Başvurucunun içerik kaldırma talebinin kabulü yönünde karar vermiştir.

Başvurucu, hakkında yayımlanan haberlerin İnternet yayının kaldırılması için ilgili gazeteye bir ihtarname göndermiştir. Gazetenin başvuru ile ilgili herhangi bir işlem yapmaması üzerine, başvurucu ilgili basın kuruluşu aleyhine sulh ceza mahkemesine başvurmuştur. Mahkeme, ilgili haberlerin güncelliğini yitirdiği, yayımlanmaya devam edilmesinde bir kamu yararı bulunmadığı ve söz konusu haberlerin başvurucunun özel hayatını ihlal eder nitelikte olduğu yönünde karar vermiştir.

Yapılan itiraz üzerine, sulh ceza mahkemesi kararı kaldırılmıştır. Bu karar üzerine başvurucu, ilgili haber içeriğinin kaldırılması yönündeki talebinin reddedilmesinin Anayasa tarafından korunan maddi manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının, ayrıca özel hayatın gizliliği ve özel hayata saygı hakkının, ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur.

Anayasa Mahkemesi, Başvurucunun Anayasanın 17. Maddesi ile korunan maddi manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının korunması amacı ile içeriğin kaldırılmasına karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi’nin değerlendirmesinin temelini aşağıdaki sıralanan hususlar oluşturmaktadır:

  • Başvurucunun itibar hakkı,
  • Başvurucunun maddi manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı,
  • Basın özgürlüğü,
  • İfade özgürlüğü

Mahkeme sayılan bu hak ve özgürlükler arasında adil bir denge kurulması gerektiğini ortaya koymuştur.

  • Unutulma hakkı.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.06.2015 tarihli ve E. 2014/4-56 ve K. 2015/1679 sayılı kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu ihtilafta da bir haberin internet ortamında kolayca erişilebilir olması nedeniyle kişinin şeref ve itibarının zedelenmesi hususu gündeme gelmiştir (daha fazla bilgi için tıklayınız).
  • Bu hakkın temel amacı, ifade ve basın özgürlüğü ile kişinin manevi varlığı arasında bir denge oluşturmaktır.
  • Başvurucunun şikâyetine konu haberler, başvurucunun uyuşturucu kullanırken yakalanması ve yargılanması hakkında olup, bundan 14 yıl öncesine ilişkindir. Bu bağlamda haberlerin güncelliğini yitirdiği ve konu itibariyle haber arşivinde kolaylıkla ulaşılabilir nitelikte olmasını gerektirecek bir haber değeri olmadığı açıktır.

Sonuç olarak, unutulma hakkı uygulamasının Anayasa Mahkemesi’nin ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun kararları ile yerleşik bir içtihat haline geldiğini söyleyebiliriz.

Türk yargısının unutulma hakkı konusunda emsal teşkil eden Avrupa Adalet Divanı’nın C-131/12 sayılı kararına yakın yaklaşımı, şüphesiz ki arama motorlarının ve içerik sağlayan web sitelerinin sorumluluğunun yeniden ele alınmasına neden olacaktır. Şöyle ki, unutulma hakkı kapsamında içerik ve/veya içeriğe yönlendirme sağlanması, içeriğe erişim imkânı sağlayan kişi veya kuruluşlara hem “verileri işleyen” hem de farklı verilerin de arşivlerde/arama sonuçlarında yer alması sebebiyle “veri sorumlusu” sıfatını yüklenmiştir.

Bu linke tıklayarak 3 Mart 2016 tarih ve 2013/5653 Başvuru numaralı Anayasa Mahkemesi kararının tam metnine ulaşabilirsiniz.