Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu, (“Kurul”) 2016/2 E. ve 2018/4 K. No’lu Kararı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2011 tarihinden önce yapılan tahkim sözleşmeleri uyarınca icra edilen tahkim yargılamaları sonucunda verilen hakem kararlarına karşı mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (“HUMK”) uyarınca temyiz kanun yoluna başvurulamayacağına, bu tür kararlara karşı HMK madde 439’da düzenlenen iptal davasının açılabileceğine karar verdi.

Kurul tarafından karara konu edildiği üzere;

Türk öğretisi ve Yargıtay uygulaması uyarınca, tahkim sözleşmeleri etkilerini doğrudan doğruya yargılama hukukunda gösterdiği için birer usul hukuku sözleşmeleridir. Bu kapsamda, tahkim sözleşmeleri ortaya çıkardıkları sonuçlar bakımından usul hukukuna tabidir.

Tahkim sözleşmeleri kapsamında yapılan tahkim yargılaması ve yargılama sonucu verilen hakem kararlarına uygulanacak kanunun tespitinde ise usul hukukuna ilişkin kanunların zaman bakımından uygulanmasına dair “derhal uygulanma” ilkesi dikkate alınacaktır. Bu ilkenin dayanağını ise, kanun koyucunun hakların korunmasında güncel koşullara göre düzenlediği yeni usul kurallarının tarafların lehine olduğu inancı teşkil etmektedir.

Tahkim hakem kararlarına karşı başvurulacak kanun yolları ile birlikte tüm özel hukuk yargılama usullerini düzenleyen 6100 sayılı HMK, 1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ve 1086 sayılı HUMK’yi de yürürlükten kaldırmıştır. Ayrıca, yürürlükten kalkan HUMK’nin tahkim yargılamasına ilişkin hükümlerinin uygulanmaya devam edeceğine dair HMK’de herhangi bir geçiş hükmüne de verilmemiştir.

HMK tarafından benimsenen derhal uygulanma ilkesi ışığında, hakem kararına dayanak tahkim sözleşmesi HUMK’nin yürürlükte olduğu 1 Ekim 2011 tarihinden önceki dönemde akdedilmiş olsa bile, 1 Ekim 2011 tarihinden sonra verilen hakem kararına karşı HUMK’de öngörülen temyiz kanun yoluna başvurulamayacaktır. Bu kapsamda, tahkim sözleşmesi taraflarının sözleşmede HUMK hükümlerinin uygulanacağına dair hükme yer vermeleri halinde bile bu düzenleme geçersiz olacak ve yargılama sonunda verilen hakem kararına karşı yalnızca HMK madde 439’da öngörülen sebeplere dayanarak iptal davası açılabilecektir.

İlgili karara bu link’ten ulaşabilirsiniz.