argıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu 16 Ekim 2018 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 20 Nisan 2018 tarihli ve 2017/4 E. ve 2018/5 K. No’lu Kararı ile kefalet sözleşmelerinin geçerliliği için kefilin eşinin rızasının alınması gerekliliğini düzenleyen Türk Borçlar Kanunu madde 584’ün Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiş olan aval bakımından uygulanmayacağına karar verdi.

Türk Borçlar Kanunu’nda (“TBK”) düzenlenen kefalet sözleşmeleri, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstelendiği sözleşmelerdir.

TBK’nin 584. maddesinde gerçek kişilerin yalnızca eşlerinin yazılı rızalarını almaları şartıyla kefil olabilecekleri hüküm altına alınmıştır.

Aile birliğini koruma amacı güden söz konusu madde yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ticari hayatı yavaşlattığına dair ağır eleştirilere konu olmuştur. Bu kapsamda, aynı maddeye eklenen üçüncü bent ile ticari hayatın olağan akışına ilişkin bazı haller eş rızası şartından istisna tutulmuştur.

TBK’nin 603. maddesinde ise kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümlerin gerçek kişilerce akdedilen kişisel güvence verilmesine dair diğer sözleşmelerde de uygulanacağı öngörülmüş ve bu şekilde, alacaklıların başka adlar altında sözleşmeler akdetmek suretiyle kefili koruyucu TBK hükümlerinden kurtulmalarının önüne geçilmiştir.

Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen aval ise kambiyo senetlerine ilişkin kişisel bir güvence olup aval ile kambiyo senetlerine konu bedellerin ödenmesinin tamamen veya kısmen kişisel güvence altına alınması sağlanmaktadır.

Bu kapsamda, kefalet sözleşmelerinin şekil şartı olan eş rızası unsurunun avalde de aranıp aranmayacağına ilişkin uygulamada bazı tereddütler gündeme gelmiştir.

Yargıtay, söz konusu İçtihadı Birleştirme Kararı ile TBK’da düzenlenen kefaletten farklı olarak Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen aval müessesesinin tek taraflı bir hukuki işlem olması sebebiyle, kişisel güvence sağlayan sözleşmelere uygulanması öngörülen TBK madde 603 ve atıf yaptığı madde 584 hükümlerinin aval hakkında uygulanmayacağına hükmetmiştir. Kararda, teminat fonksiyonunun yanında iktisadi bir fonksiyonu da bulunan aval hakkında eşin rızasının geçerlilik şartı olarak aranması halinde, bu hususun kambiyo hukuku nezdinde şekli imkânsızlıklar yaratacağı, eşin rızasının varlığına ilişkin olarak hâmilin yapmakla yükümlü olacağı araştırmaların kambiyo senetlerinin tedavül kabiliyetini ortadan kaldıracağı ve soyutluk ilkesine aykırılık teşkil edeceği gerekçe olarak gösterilmiştir.

İlgili karara bu linkten ulaşabilirsiniz.