Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu (“Kurul”), belirli süreli olarak yapılmış ancak objektif şartları taşımadığı için belirsiz süreli olarak kabul edilen iş sözleşmesinde kararlaştırılan “süreden önce haksız feshe bağlı cezai şart” hükmünün, sözleşmede belirlenen süre ile sınırlı olmak üzere geçerli olduğuna karar verdi.

Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu, “Belirli süreli olarak yapılmış, ancak objektif koşulları taşımadığı için belirsiz süreli kabul edilen iş sözleşmesinde kararlaştırılan ‘süreden önce haksız feshe bağlı cezai şart’ hükmünün geçerli olup olmadığı” konusunda daireler arasında görüş aykırılığı tespit etmiştir. Bu aykırılığın Kurul’ca içtihadı birleştirme yoluyla giderilmesi gerektiğine karar verilmiştir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi “belirli süreli olarak yapılan, içeriğinde de asgari süre öngörülmeyen iş sözleşmelerinin objektif neden bulunmadığı durumlarda belirsiz süreli kabul edileceği ve süreye bağlı cezai şartın geçersiz sayıldığı” görüşünü bildirmiştir.

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi ise “Sözleşmenin süresine ilişkin taraf iradelerinin hükümsüz olmasının, sözleşmenin belli bir süre içinde haksız feshini engellemeye yönelik kararlaştırılan cezai şarta ilişkin hükmün geçerliliğini etkilememesi gerektiği” görüşünü bildirmiştir.

Kurul’un verdiği kararın gerekçesinde açıklandığı üzere, iş sözleşmelerinde taraflarca cezai şarta yer verilmesinin sebebi borcun ifasının garanti altına alınmasını sağlamak ve tarafları, borcun zamanında ve gereği gibi ifasına zorlamaktır.

İş hukukunda cezai şart, en yaygın şekilde belirli süreli iş sözleşmelerinde ve asgari süreli sözleşmelerde yer almaktadır. Belirli süreli iş sözleşmelerinde taraflarca öngörülen süre tamamlanmadan sözleşmenin haksız şekilde feshedilmesini önlemek amacıyla cezai şarta yer verilmektedir. Burada asıl amaç, sözleşmede belirlenen süre boyunca tarafların borcunu ifasına dair güvenlerinin korunması ve belirli süreden önce haksız şekilde sözleşmenin sona erdirilmesinin önüne geçilmesidir.

Asıl incelenen husus, taraflarca belirli süreli iş sözleşmesi olarak yapılmış olmasına rağmen objektif koşulları sağlamadığı için belirsiz süreli kabul edilen iş sözleşmelerinde kararlaştırılan “süreden önce haksız feshe bağlı cezai şart” hükmünün geçerli olup olmadığıdır.

Türk Borçlar Kanunu’na (“TBK”) hâkim olan temel ilke irade özerkliği ilkesi olup bu ilkenin doğal sonucu ise sözleşme özgürlüğü ilkesidir. Sözleşme özgürlüğü, mutlak olmayıp birtakım sınırlamalar içermektedir. TBK madde 27 uyarınca:

  • Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.
  • Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşme yapılamayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur.

Kurul tarafından,

  • Belirli süreli olarak akdedilen ve ancak objektif koşulları bulunmadığı için belirsiz süreli iş sözleşmesi niteliğinde kabul edilen sözleşmelere TBK madde 27/2 gereği kısmi geçersizlik yaptırımı uygulanarak taraf iradelerine üstünlük tanınması gerektiği;
  • “Haksız feshe bağlı cezai şart” hükmünün taraflarca kararlaştırılan süre için geçerliliğini koruduğu

sonucuna varılmıştır.

18 Temmuz 2019 tarihli ve 30835 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yargıtay’ın 8 Mart 2019 tarihli ve 2017/10 Esas ve 2019/1 Karar sayılı kararının tam metnine bu linkten ulaşabilirsiniz.