Anayasa Mahkemesi, kamu yararı sebebiyle bedelsiz olarak yola terk edilen taşınmazın imar planında değişiklik yapılması sonucunda önceki malikine iade edilmemesinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğine hükmetti.
Başvuruya konu olayda,
- Özel İstanbul Arel Eğitim Kurumları Anonim Şirketi (“Başvurucu”), maliki olduğu taşınmazda inşaat izni alabilmek için Bahçelievler Belediyesi’ne yaptığı başvuru sonucu taşınmazın bir kısmını bedelsiz olarak yola terk etmiştir.
- Taşınmaz, terkini takip eden 13 yıl boyunca kullanılamamış ve 13 yıl sonunda revizyon imar planı ile özel kültürel tesis alanı olarak ayrılmıştır.
- Bunun üzerine Başvurucu, terk olunan alana ilişkin tekrar inşaat iznine başvurmuş ve belediye tarafından inşaat izni verilmesi, taşınmazın ilgili kısmının satın alınması şartına bağlanmıştır.
Başvurucu, taşınmazın terk olunan kısmının bedelsiz olarak kendisine verilmesi için belediyeye yaptığı talep sonuçsuz kalınca Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde tapu iptali ve tescil davası açmıştır. İlgili davanın kabulü üzerine,
- Belediye tarafından yapılan temyiz başvurusu üzerine ilk derece mahkemesi kararı bozulmuş,
- İlk derece mahkemesine dönen dosyada davanın reddine karar verilmiş,
- Bu karar, Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmiştir.
Başvurucu kararın kesinleşmesi üzerine Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuş,
- Söz konusu taşınmazın önceki malikine iade edilememesi nedeniyle mülkiyet hakkının,
- Yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Başvurucu’nun iddialarını değerlendiren Anayasa Mahkemesi,
- Mülkiyet hakkının ihlalinin, mülkiyetten yoksun bırakmanın yanında mülkiyetten barışçıl yararlanma hakkına müdahale olarak da ortaya çıkabileceğine,
- Müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinin rejmine uygun olarak kanunilik, meşru amaç ve ölçülülük kriterlerine uygun olması gerektiğine,
- Bir idari işlemde kamu yararının soyut olarak bulunmasının yeterli olmayıp amacın somut olarak gerçekleştirilmesinin de beklendiğine
dikkat çekmiştir.
Sonuç olarak,
- Taşınmazın aradan 13 yıl geçmesine rağmen terk amacına uygun olarak kullanılmamasının ilgili kamu yararı amacını da ortadan kaldırdığına,
- Müdahalenin Başvurucu’ya aşırı ve olağandışı bir külfet yüklediğine,
- Kamu yararı ile Başvurucu’nun mülkiyet hakkının korunması arasındaki adil dengenin Başvurucu aleyhine bozulduğuna,
karar vermiştir.
Bu değerlendirmeler ışığında, Anayasa Mahkemesi, somut olayda Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesi, Başvurucu’nun makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin başvurusunun, Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı’na başvuru yolu tüketilmediği için kabul edilemez olduğuna hükmetmiştir.
18 Temmuz 2019 tarihli 30835 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 29 Mayıs 2019 tarih ve 2016/3592 başvuru numaralı Anayasa Mahkemesi kararının tam metnine bu linkten ulaşabilirsiniz.