Anayasa Mahkemesi, 25 Ekim 2017 Tarihli ve 30221 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 20 Ekim 2017 tarihli ve 2014/109 Başvuru sayılı kararı ile, matrah takdiri için takdir komisyonunda geçen süre boyunca zamanaşımının durmasının belirlilik ve ölçülülük ilkelerine saygı gösterildiği sürece Anayasa’ya aykırılık teşkil etmeyeceğine hükmetmiştir. Somut başvuruda, iki ilke bakımından değerlendirme yapan Anayasa Mahkemesi, matrah takdiri için takdir komisyonunda geçen müddet nedeniyle zamanaşımı süresinin 1 yıl 2 ay 28 gün uzamasının; kanun ile sınırlandığı, başvurucu mükellefe aşırı ve katlanılmaz bir külfet yüklemediği ve kamu yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının koruması arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi başvurucu aleyhine zedelemediği gerekçesiyle hak ihlali oluşturmadığına karar vermiştir.
Öncesinde, Anayasa Mahkemesi, 15 Kasım 2009 tarihli kararı ile matrah takdiri için takdir komisyonunda geçen sürenin sınırlandırılmamış olmasının zamanaşımının durma süresinin belirsizliğine yol açacağına işaret ederek Vergi Usul Kanunu’nun 114. maddesinin ikinci fıkrasını iptal etmiş idi.
Kanun koyucu, iptal kararıyla oluşan hukuki boşluğu giderebilmek amacıyla, takdir komisyonuna başvuru nedeniyle duran sürenin her hal ve takdirde 1 yıldan fazla olamayacağını düzenlemiştir. Söz konusu düzenlemenin yürürlük tarihi 8 Temmuz 2010 olup, geçiş dönemine ilişkin olarak ise Vergi Usul Kanunu’na geçici 28. madde eklenmiştir. Buna göre, 1 Ocak 2005 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak, 1 yıl sınırlamasına ilişkin düzenlemenin yürürlüğe girdiği 8 Temmuz 2010 tarihinden önce matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk edilmiş olup, komisyonca takdir edilen matrah üzerinden 31 Aralık 2012 tarihine kadar tarh ve tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrayacaktır.
Anayasa Mahkemesi, başvurucunun geçici 28. maddeyle geçmişe etkili yasal düzenleme yapılmasının vergilendirmede belirsizliklere yol açacağını ve bu durumda mülkiyet hakkının zedelendiği yönündeki iddiasını kabul etmemiştir. Mahkeme, takdir komisyonunda geçirilen sürenin, zamanaşımını durdurmasının kanunilik (belirlilik) ve ölçülülük ilkeleri gözetildiği sürece hak ihlali oluşturmadığına, ilgili geçici maddenin de bu ilkelere uyumlu olduğuna hükmetmiştir.
Anayasa Mahkemesi kararının tam metnine bu linkten ulaşabilirsiniz.