Anayasa Mahkemesi, başvurucuların (“Başvurucular”) bildirim ve izin yükümlülüğüne uymaksızın yurt dışından Türkiye’ye döviz getirmesinden dolayı kesilen para cezasının miktarının ölçülülük ilkesine uygun olmadığına ve bu kapsamda mülkiyet hakkını ihlal ettiğine hükmetti.
Başvuruya konu olayda,
- Başvurucular’ın Türkiye Cumhuriyeti sınırlarına giriş yaptıkları esnada yapılan gümrük kontrolünde, arabalarında ortak oldukları otomotiv ve yedek parça ticareti yapan şirketin hisselerinin satılması sonucunda elde edilen 630.000 Amerikan Doları miktarında para bulunmuştur.
- Başvurucular’ın söz konusu dövizi nakit olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne getirmeleri için gerekli olan bildirimleri yapmadığı ortaya çıkmıştır.
- Bunun üzerine Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Başvurucular’a 1567 sayılı Kanun’un üçüncü maddesi uyarınca kabahat işlediklerinden bahisle ayrı ayrı 715.167 TL değerinde idari para cezası kesilmiştir.
Başvurucular bunun üzerine karara itiraz etmiş, ancak Mersin 1. Sulh Ceza Hakimliği söz konusu itirazı reddetmiştir. Başvurucular bu ret kararına da itiraz etmiş, ancak Mersin 2. Sulh Ceza Mahkemesi de söz konusu itirazı reddetmiştir.
Başvurucular, bu kez, kesilen idari para cezaları nedeniyle mülkiyet haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur.
Anayasa Mahkemesi, Başvurucular’ın her birine ayrı ayrı tahakkuk ettirilen ve başvurucuların yanında taşıdığı döviz cinsinden nakit paranın yarısı değerinde olan 715.167 TL’lik idari para cezasının ölçülülük koşulunu taşımaması sebebiyle Başvurucular’ın mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varmıştır.
Mahkeme, Başvurucular’ın müdahaleye kendi kusurlarıyla yol açmalarına rağmen taşınan nakit dövizin kaynağının belli olması ve söz konusu dövizin Türkiye Cumhuriyeti’ne getirilmesinin kara paranın aklanması, uyuşturucu kaçakçılığı, terörizmin finanse edilmesi veya organize suç ya da diğer ciddi mali suçların işlenmesi amacını taşımamasının altını çizmiştir. Mahkeme ayrıca, müdahalenin koruduğu hukuki menfaatin, bildirim ve izin yükümlülüğünün sağlanması ile sınırlı olduğunu belirtmiştir. Verilen idari para cezasının, yaptırımın koruduğu hukuki ve maddi menfaat birlikte değerlendirildiğinde Başvurucular açısından aşırı bir külfete yol açtığından bahisle, Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkına aykırılık teşkil ettiğine hükmetmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin 26 Temmuz 2019 tarihli ve 30843 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, 20 Haziran 2019 tarihli ve 2015/17659 başvuru sayılı kararının tam metnine linkten ulaşabilirsiniz.