Anayasa Mahkemesi, itiraz yoluyla önüne gelen başvuruda yargılama giderinin haklılık oranına göre paylaştırılmasını öngören 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326. maddesinin ikinci fıkrasını, Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmiştir. İptal Kararında, bu hükmün özellikle manevi tazminat taleplerinde hak arama hürriyetini kısıtlaması öne çıkarılmıştır.

14 Mart 2025 tarihli ve 32841 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi (“AYM”) kararında, manevi tazminat talebiyle açılan bir davada 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 326/2 fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla yapılan itiraz başvurusu değerlendirilmiştir. AYM, söz konusu hükmü hukuk devleti ilkesi (Madde 2) ve hak arama hürriyeti (Madde 36) bağlamında incelemiş ve Anayasa’ya aykırılık yönünden bir değerlendirme yapmıştır. İptal talebine konu olan hüküm şu şekildedir:

Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.”

Anayasa Mahkemesi kararında da vurgulandığı üzere, HMK’nın 326/2 fıkrası, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda taraflardan her birinin kısmen haklı çıkması halinde yargılama giderlerinin mahkemenin takdirine bağlı olarak paylaştırılacağı şeklinde düzenlenmiş ve hâkime bu konuda bir takdir yetkisi tanınmıştır. Ancak, HMK’da yapılan düzenleme ile bu takdir yetkisi kaldırılarak, yargılama giderlerinin doğrudan haklılık oranına göre paylaştırılması öngörülmüştür.

AYM tarafından yapılan incelemede, HMK’nın 326/2 fıkrası öncelikle, Anayasa’nın “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı 36. maddesi kapsamında değerlendirilmiştir. AYM’ye göre, anılan düzenleme uyarınca manevi tazminat davasının kısmen reddedilmesi hâlinde, davacı tarafın yargılama giderlerinin bir kısmından sorumlu tutulması, kişilerin mahkemeye erişim hakkı üzerinde caydırıcı bir etki yaratmaktadır. Bu durum, bireylerin mahkemeye başvurmak suretiyle hak arama özgürlüğünü kullanmalarını sınırlamakta ve temel hak ve özgürlüklere müdahale teşkil etmektedir.

İkinci olarak, Anayasa’nın “Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması” başlıklı 13. maddesi çerçevesinde bir değerlendirme yapılmıştır. Kararda, temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamaların yalnızca kanunla öngörülebileceği belirtilmiş; ancak, söz konusu sınırlamanın şeklen kanuni düzenleme ile getirilmiş olmasının tek başına yeterli olmadığı vurgulanmıştır. Bu bağlamda, sınırlamaya ilişkin kuralların keyfiliğe yol açmayacak şekilde belirli, açık ve öngörülebilir nitelikte olması gerektiği ifade edilmiştir. Anayasa Mahkemesi, bu hususu Anayasa’nın 2. maddesinde güvence altına alınan hukuk devleti ilkesiyle ilişkilendirerek, sınırlamanın öngörülebilirliğinin insan haklarına saygılı hukuk devleti ilkesi ışığında değerlendirilmesi gerektiğine ve karara konu olan maddenin ihlal teşkil ettiğine işaret etmiştir.

Dolayısıyla; AYM HMK’nın 326/2 fıkrasının, Anayasa’nın 36. ve 2. maddesiyle korunan hakları ihlal ettiği gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.

İptal kararı, yayımlanmasından başlayarak 9 ay sonra yürürlüğe girecektir.

AYM kararının tam metnine bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.