26 Mart 2024 tarihli ve 32501 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, 2023/6 E., 2024/1 K. numaralı Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu kararında (“Karar”), ithal edilen eşyanın gümrük kıymetinin belirlenmesinde öncelikle satış bedelinin esas alınması; satış bedelinin esas alınması için gerekli koşulların mevcut olmadığının tespit edilmesi hâlinde sırasıyla diğer yöntemlere başvurulması; satış bedeli yönteminin terk edilme nedenlerinin somut olarak ortaya konmadığının anlaşılması durumunda da işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılması gerektiğine hükmedildi.

Uyuşmazlığın geçmişinde ise; 28/07/2021 tarih ve 31551 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, 7333 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 13. maddesiyle 4458 sayılı Gümrük Kanununun (“Kanun”) 211. maddesinde, ticaret politikası önlemlerine tabi eşyanın gümrük kıymetinin yükümlünün kendi beyanı ile artırılması sonucunda ödenen veya tahakkuk ettirilen vergilerin iadesi veya kaldırmasına ilişkin taleplerin kabul edilmeyeceğine ilişkin değişiklik yapılmıştı (“Yapılan Değişiklik”).

Bu değişiklikten sonra gözetim belgesinin sunulmaması ve gözetim tebliğlerinde belirtilen kıymete ulaşmak amacıyla yurt dışı gider olarak ihtirazı kayıtla beyan edilen tutardan kaynaklanan fark vergilere ilişkin tahakkukun iptali ve vergilerin iadesi istemiyle yapılan başvurularının reddi üzerine, işlemin iptali ve ödenen vergilerin faiziyle iadesi istemiyle davalar açılmıştır.

Bölge adliye mahkemelerince verilen kararlar arasında çelişki olması üzerine, bu çelişkilerin giderilmesi adına Danıştay tarafından yapılan incelemede gözetim belgesinin ibraz zorunluluğunun, o malın belli bir değerin altında kıymetle ithal edilmek istenmesi durumuna münhasır olduğu, gözetim önlemi uygulanmasına karar verilen eşyanın, belirlenen bir kıymetin altında ithal edilmek istenilmesi hâlinde sadece “gözetim belgesi” ibrazı zorunluluğu bulunduğundan bu zorunluluğa uyulmamasının Kanun’a göre ek tahakkuk yapılmasını gerektiren bir durum olmadığı belirtilmiştir.

Bununla birlikte, İthalatta Gözetim Uygulanmasına İlişkin Tebliğ’de (“Tebliğ”) bulunan birim kıymetin, eşyanın Kanun hükümlerine göre belirlenmiş gerçek satış bedeli olmadığı vurgulanmıştır.

Yapılan Değişiklik sonrası tescil edilen beyannameler açısından, eşyanın kıymetinin gözetim tebliğinde belirtilen düzeye çıkmasını sağlayacak şekilde beyanda bulunulması, ticaret politikası önlemlerine tabi eşyanın gümrük kıymetinin yükümlünün kendi beyanı ile artırılması neticesini doğuracağından, bu durumda ödenen veya tahakkuk eden vergilerin geri verilmesi veya kaldırılması talepleri kabul edilmeyecektir. Ancak, aykırılığın giderilmesine konu işlemler buna ilişkin değil, başka bir maddede düzenlenen beyannamelere ihtirazı kayıt konulmak suretiyle yapılan itirazın zımnen reddine dair işlemlerdir. Bu nedenle Yapılan Değişiklik’in söz konusu uyuşmazlıklara uygulanması mümkün olmadığına hükmedilmiştir.

Kanun’un 242. maddesi uyarınca tahakkuka yapılan itirazın reddine ilişkin işlemin iptali ile vergilerin iadesi talebiyle açılan davada, ithal edilen eşyanın gümrük kıymetinin belirlenmesinde öncelikle satış bedelinin esas alınması; satış bedelinin esas alınması için gerekli koşulların mevcut olmadığının tespit edilmesi hâlinde sırasıyla diğer yöntemlere başvurulması; satış bedeli yönteminin terk edilme nedenlerinin somut olarak ortaya konmadığı sonucuna varılması hâlinde işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı yönünde giderilmesine kesin olarak karar verilmiştir. Karara karşı oy da bulunmaktadır.

Karar’ın tam metnine bu bağlantıdan erişebilirsiniz.