Yargıtay, yakın tarihli bir kararında, tüzel kişilerin kişilik haklarının zarar görmüş olması koşuluyla marka hakkına dayanarak 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun (“5651 Sayılı Kanun”) kapsamında erişimin engellenmesi talebinde bulunulabileceği hususunu karara bağladı.

Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin incelediği dosyada, bir ses ve görüntü sistemleri şirketine ait tescilli bir markanın, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyabilecek şekilde taklitlerinin üretilerek üçüncü bir kişiye ait sosyal medya hesabı üzerinden fotoğraflarının yayınlanması söz konusudur.

Bu kapsamda şirket vekili tarafından, söz konusu görüntülerin, 5651 Sayılı Kanun kapsamında şirketin kişilik haklarını zedelediği gerekçesi ile ilgili içeriklere erişimin engellenmesi talebi ile tedbir kararı talep edilmiştir.

Bunun üzerine ilk derece mahkemesi tarafından engellenmesi talep olunan URL adreslerinin şikayet dilekçesinde bildirilmediği ve şikayette bulunana ait olduğu iddia edilen müzik aletlerinin tek başına fotoğraflarının paylaşılmasının hukuka aykırı olamayacağı gerekçeleri ile talebin reddine karar verilmiştir. Söz konusu ret kararı üzerine şirket vekili tarafından kararın kanun yararına bozulması talep edilmiştir.

Yargıtay 19. Ceza Dairesi, öncelikle 5651 Sayılı Kanun’un “İçeriğin Yayından Çıkarılması ve Erişimin Engellenmesi” başlıklı 9. Maddesinin uygulanma şartları bakımından bir değerlendirmede bulunarak, erişime sunulan bir yayın içeriği nedeni ile tüzel kişinin kişilik hakkının ihlal edilip edilemeyeceği hususunu incelemiştir.

Bu kapsamda Türk Medeni Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve Türk Ceza Kanunu hükümleri açısından tüzel kişilerin kişilik hakkından söz edilip edilemeyeceği tartışılarak tüzel kişilerin saygınlık, onur, mesleki ve ekonomik kişisel değerlerinin mevcut olabileceği ve dolayısıyla herhangi bir ihlal niteliğindeki yayının engellenmesini isteme hakkına ehil olduğu kanaatine varılmıştır.

Kişilik hakkına ihlal teşkil ettiği gerekçesi ile erişimin engellenmesi istenen internet yayınının içeriği tescilli bir markanın taklidi olan ürünlere ilişkin görseller olduğundan, marka hakkı ve kişilik hakları bakımından incelemelerde bulunulmuş; marka hakkının malvarlığına ilişkin mutlak bir hak olduğu, kişilik haklarının ise şahıs varlığına ilişkin haklardan olduğunun altı çizilerek kişilik hakkına karşı yapılan ihlal ile marka hakkının ihlali hususlarının birbirinden ayırt edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Bundan bahisle, bir marka hakkı sahibinin saygınlığını zedeleyebilecek bir takım paylaşımların internet ortamında erişime sunulması fiilinin, 5651 Sayılı Kanun’da aranan diğer şartların varlığı halinde başlı başına kişilik haklarını ihlal eden hukuka aykırı fiil olarak kabul edilebileceği belirtilmiştir.

Ancak Yargıtay tarafından, somut olayda, marka hakkına tecavüz oluşturup oluşturmadığı dahi ispatlanamamış sosyal medya paylaşımları kapsamında, 5651 Sayılı Kanun kapsamında aranan türden acil bir şekilde giderilmesi gerekli olan ve erişimin engellenmesi gibi ciddi bir güvenlik tedbirinin uygulanmasını gerektiren bir kişilik hakkı ihlalinden söz etmenin imkânsız olduğu belirtilerek, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.

(Yargıtay 19. CD. 15.05.2017 T., 2016/74 E., 2017/4574 K.)