Rekabet Kurulu, Doğu Akdeniz Bölgesi’nde faaliyet gösteren çimento üreticilerinin müşteri paylaşımı ve fiyat anlaşması yaparak 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesini ihlal ettikleri iddiasına ilişkin 16-33/579-255 sayılı, 13.10.2016 tarihli gerekçeli kararını yayımladı.

Karar’a konu önaraştırma, Kurum kayıtlarına 11.04.2016 tarihinde giren bir şikayete istinaden açılmıştır. Şikayette, 6 teşebbüsün aralarında anlaşarak 8 – 15 Mart tarihlerinde dökme çimentonun satış fiyatını 30 TL/ton artırmayı planladıkları ve müşteri paylaştıkları iddia edilmiştir. Raportörler, bahsi geçen teşebbüslere çeşitli tarihlerde giderek yerinde inceleme gerçekleştirmiştir.

Önaraştırma kapsamında ilgili ürün pazarı “Gri çimento pazarı”; ilgili coğrafi pazar ise “Adana, Mersin, Osmaniye, Hatay, Kilis, Gaziantep ve Kahramanmaraş” olarak belirlenmiştir.

Kararda, dökme çimento satışlarının analizi yapılırken 2014, 2015 ve 2016 senelerinde ilgili ürün pazarında faaliyet gösteren teşebbüslerin çimento satış miktarları ve fiyat hareketleri ile talepteki değişim ve çimento maliyetine etki eden unsurlar incelenmiştir. Bu incelemeler sonucunda;

  • Şubat-Nisan 2016 ortalama satış fiyatlarının artış oran ve miktarlarının kesişmediği,
  • Çimento fiyatlarının, 2014 ve 2016 yıllarının Mart ve Şubat aylarında kısmen benzer bir şekilde artış trendine girdiği, 2015 yılında ise benzer fiyat hareketlerine rastlanılmadığı, 2015 yılı boyunca fiyatların düşüş eğiliminde olduğu,
  • Fiyat artışlarının görülmeye başlandığı Mart 2016 öncesi dönem olan Kasım 2015- Ocak 2016 döneminde teşebbüslerin üretim maliyetlerinin de arttığı,
  • 2016 yılının Şubat ve Mart aylarındaki talebin, geçmiş yılların aynı döneminin oldukça üzerinde olduğu, bununla parallel olarak Şubat 2016’da Ocak 2016’ya göre talepte yaklaşık olarak %(…) oranında artış yaşandığı, Şubat 2016’daki talep artışı düşük bir oranda da olsa Mart 2016’da devam ettiği, bu doğrultuda, ihlal iddialarının bulunduğu Mart 2016 öncesinde yaşanan bu talep artışının fiyatları yükseltici yönde etki etmesinin muhtemel olduğu,
  • Teşebbüslerin yıl boyunca kapasite kullanım oranlarının oldukça yüksek olduğu

değerlendirmelere yer verilmiştir.

Müşteri paylaşımı iddialarına ilişkin olarak ise dosya tarafı teşebbüslerin Ocak 2014–Mayıs 2016 tarihleri arasında çimento sağladığı müşteriler incelenmiş ve müşterilerin farklı teşebbüslerden alım yapıp yapmadığı ve alım yaptıkları teşebbüsleri değiştirip değiştirmedikleri araştırılmıştır. Sonuç olarak “…incelemeye konu teşebbüslerin satış yaptıkları ortak müşterilerin de olduğu görülmektedir. Bu çerçevede, müşteri paylaşımına gidildiğine dair iddiayı destekleyecek herhangi bir belge veya bulguya rastlanılmamıştır.” değerlendirmesi yapılmıştır.

Kararda, önaraştırma kapsamında soruşturmaya tabii tutulan teşebbüslerin hareketlerine ilişkin somut bir ihlal şablonu ortaya koymada kullanılabilecek nitelikte bilgi ve belge, ya da bahsi geçen teşebbüsler arası herhangi iletişime ilişkin delillere ulaşılamadığı ifade edilmektedir. Bu sebeple, teşebbüsler arası rekabeti kısıtlayıcı anlaşmaları ortaya çıkarmakta başvurulabilecek son seçeneğe yönelerek, anlaşmayı kanıtlar nitelikte ekonomik delil bulunup bulunmadığı incelenmiş ve bu nitelikte delil de bulunamamıştır.

Yapılan değerlendirmeler sonucunda, çimento fiyatında gerçekleşen oran ve miktar olarak birbiri ile örtüşmeyen fiyat artışlarının maliyetteki artışlar ve sınırlı kapasitelerden kaynaklanmasının olası olduğu sonucuna varılarak oy çokluğu ile soruşturma açılmaması kararı alınmıştır. Ayrıca müşteri paylaşımı yapıldığına yönelik iddialar da “bazı müşterilerin aynı dönemlerde farklı çimento üreticilerinden mal aldığı ve alım yaptığı üreticileri değiştirdiği tespit edilmiştir.” değerlendirmesiyle karşılanmıştır.

Kurul üyesi Fevzi Özkan, Şubat 2016-Nisan 2016 tarihleri arasında farklı oran ve miktarlarda dahi olsa da hemen hemen bütün teşebbüslerin fiyat artışı gerçekleştirmesinin ve bu artışın

  • herhangi bir maliyet artışı,
  • çimentoya yönelik dikkate değer bir talep artışı,
  • kapasitede gerçekleşen değişimler

ile açıklanamıyor olmasının teşebbüsler arası uyumlu eylem bulunduğuna işaret edebileceğine ve karar ile idari yargının son dönemde içtihatları ile oturttuğu uyumlu eylem tanımına uymayan bir yaklaşım benimsendiğine yönelik bir karşı oy yazmıştır.

Karar’ın tam metnine bu linkten ulaşabilirsiniz.