Türk Patent ve Marka Ofisi (“TÜRKPATENT”), 10 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (“SMK”) 19’uncu maddesinde düzenlenen kullanım ispatına ilişkin uygulamalarına esas kriterleri düzenlemek amacıyla bir kılavuz yayınladı. TÜRKPATENT kılavuzu hazırlarken AB mevzuatı ve uygulamaları ile uyum sağlanması amacıyla ayrıca Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi (EUIPO) ve Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) içtihadını da göz önünde bulundurdu.
Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik (“Yönetmelik”) ile de düzenlendiği üzere; kullanım ispatı talebinin itiraza ilişkin karşı görüş bildiriminin başvuru sahibine tebliğinden itibaren bir ay içerisinde yapılması gerekmektedir. Başvuru sahibinin talebini açık, net ve koşulsuz olarak yapması gerekmektedir.
Yine kullanım ispatı delilleri de bildirimin itiraz sahibine tebliğinden itibaren bir ay içerisinde sunulmalıdır. Sürenin tamamlanmasının ardından yeni delil sunulması imkanı bulunmamaktadır. Süresi içerisinde delil sunulmamış ise kullanım ispatı talep edilen markalar itiraz gerekçeleri arasından çıkarılır.
Sunulacak deliller, tarafların başka bir bilgiye ihtiyaç duymaksızın değerlendirme yapabilmesine ve görüş oluşturabilmesine imkân verecek şekilde açık, anlaşılır ve güvenilir olmalıdır. Deliller markanın tescilli olduğu mal veya hizmetler bakımından kullanımın niteliği, yeri, zamanı, şekli ve kapsamına dair yeterli bilgiyi içermelidir. İtiraz sahibi, hangi delilin hangi markanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmelidir.
Deliller, M134 kodlu Kullanım İspatı Delil Formu kullanılarak sunulacaktır.
Satış faturaları, kataloglar, fiyat listeleri, ürün kodları, ürün, ambalaj, tabela örnekleri, reklam görselleri, videoları, tanıtım, promosyon, fuar vs. faturaları, pazar ve kamuoyu araştırmaları, ticari faaliyete ilişkin bilgiler ile tedarikçi, müşteri gibi ilgililerin ve bilirkişilerin beyanları delil olarak sunulabilecek dökümanlar arasındadır.
Kılavuzda ne tür kullanımların tescile itiraz dayanağı olarak kabul edilebileceği de ayrıntılı açıklanmıştır:
- Marka bizzat marka sahibi tarafından veya onun marka hakkı üzerindeki tasarruf yetkisine dayanarak verdiği hak ve yetkiye istinaden üçüncü kişi tarafından kullanılmalıdır.
- Marka, itiraza konu başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde kullanılmış olmalıdır.
- Markanın, ayırt edici şekilde (örneğin malın kendisinin veya ambalajının üzerine konularak) kullanılması şarttır.
- Markanın esasında tescil edildiği şekilde kullanılması gerekmekle birlikte, ayırt edici karakterini değiştirmeden farklı unsurlarla kullanılması da işaretin kullanımı için yeterli sayılmaktadır. Markanın tescilli hali ile kullanıldığı hali arasında katı bir benzerlik (uyum) aranmaz.
- Marka Türkiye’de ciddi biçimde; yani üzerinde kullanıldığı malın veya hizmetin piyasada tanınmasını ve diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayrılmasını sağlayacak şekilde ve yoğunlukta, piyasada veya piyasaya hitap eden, piyasayı etkileyen yerlerde kullanılmalıdır.
- Markanın kural olarak yurtiçinde kullanılması gerekmektedir. Yine de markanın bütün ülke çapında kullanımı aranmaz. Markanın sadece ülkenin sınırlı bir bölgesinde ya da bölümünde kullanılması da ciddi kullanımın var olduğunun kabul edildiği hallerde kullanımın ispatı için yeterlidir.
- Marka sahibinin kusurlu davranışından kaynaklanmayan ve marka sahibinin kendi iradesi dışında meydana gelen nedenlerden ötürü, söz konusu süre boyunca markanın kullanılmasını imkânsız kılan fiili veya hukuki her türlü engeller varsa, haklı nedenle kullanamama iddia ve ispat edilebilir.
Kullanım İspatı Kılavuzuna bu linkten ulaşabilirsiniz.