Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, kanunların geriye dönük olarak uygulanmamasına rağmen, kanun koyucunun iradesinin göz önüne alınması gerektiği yönündeki görüşünü açıklayarak, tescil edildiği tarihten itibaren beş yıl süre ile kullanılmayan markaların iptal edilmesine dair tartışmalara şimdilik son verdi.

Söz konusu tartışmalar, iki kanun arasındaki dört günlük boşluktan kaynaklanıyordu. Tescil edildiği tarihten itibaren beş yıl süre ile kullanılmayan markaların açılacak bir dava ile iptal edileceği yönündeki 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (“Mülga KHK”) 14. maddesi, Anayasa Mahkemesi’nin 14 Aralık 2016 tarihli kararı ile iptal edilmiş, iptal kararı 6 Ocak 2017 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmişti. Söz konusu iptal davaları, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (“Kanun”) 10 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe girmesi ile tekrar düzenlenmişti. Aradaki boşluğun ne şekilde doldurulacağı ve uygulamaya ne şekilde etki edeceği uzun süredir tartışılıyordu.

İhtilafa konu dava, marka tescil başvurusunun Kanun’un 5/1 (ç) hükmüne göre Türk Patent ve Marka Kurumu (“TÜRKPATENT”) tarafından re’sen reddi kararının iptaline ilişkin olarak TÜRKPATENT ve önceki marka tescil sahibi şirkete karşı açılmıştı.

Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, aşağıdaki gerekçelerle, TÜRKPATENT’e karşı açılan davanın reddine ve marka iptaline karşı açılan davanın kabulüne karar vermişti:

  • Kanun’un 20. ve 21. maddesi uyarınca, gerekli kanun yolları tüketilmemiştir.
  • Kullanmama nedeniyle marka iptal davası ise aynı kanunun 9. maddesine göre, marka sahibine hem geçmişe hem geleceğe yönelik bir kullanma külfeti getirmektedir.
  • Yargılama konusu markanın süt ürünleri için kullandığının ve bu kullanımın meyve suları için de geçerli olması gerektiğinin ispat yükü davalıdadır.
  • Davalı taraf, verilen kesin süreye rağmen kullanım için kanıt sunmamıştır.

31 Ocak 2019 tarih ve 2017/226 sayılı karar, davalı vekili tarafından istinaf incelemesi kanun yoluna götürüldü. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen 17 Ocak 2019 tarih ve 2018/664 E. sayılı karar ise temyiz edildi.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi söz konusu ihtilafta yapmış olduğu inceleme neticesinde aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmiştir:

  • Kanun’un 9/1 maddesi ile kanun koyucu markalar sicilinin kullanılmayan markalardan arındırılması amaçlamaktadır. Dolayısıyla, davaya ilişkin inceleme bu şekilde yapılmalı ve netice-i karar, bu gerekçeler göz önüne alınarak verilmelidir.
  • Zira, Kanun’dan önce, Mülga KHK’nın 42/1-c ve 14. maddesinde de en az beş yıldır kullanılmayan markaların sona erdirilmesi hedeflenmekteydi.
  • Kural olarak, kanunların geriye yürümezliği ilkesi benimsenmiş olmakla birlikte; kanunların ileriye yönelik sonuç doğurması hâllerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin geçmişe etkili kanun çıkarmasına bir engel bulunmamaktadır.
  • Sonuç olarak, 14. maddenin iptaline yönelik kararın Resmî Gazete’de yayım tarihi ile Kanun’un yürürlük tarihi arasında çıkan dört günlük süre boşluğu için kanun koyucunun iradesi ve bu durumun yasal olarak mümkün olup olmadığı dikkate alınmalıdır.
  • Davaya konu marka başvurusunun reddine mesnet marka, tescil edildiği mal ve hizmetler bakımından marka sahibi tarafından ciddi bir biçimde kullanılmamıştır.

14 Haziran 2019 tarihli 2019/1765 E. ve 2019/4421 K. sayılı Yargıtay ilamı ile, aksi yönde bir karar tesis edilinceye kadar kullanmama nedeniyle açılacak marka iptali davaları hususunda Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı yönünden bir engel bulunmamaktadır. İlamın tam metnine bu linkten ulaşabilirsiniz.