Anayasa Mahkemesi, “www.xxxkargomagdurlari.com” alan adlı internet sitesine Türk Ticaret Kanunu’nun 55. maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırı ticari davranış olarak değerlendirilerek getirilen erişim engeli kararının ifade özgürlüğüne aykırı olmadığına karar vermiştir.

Davacı, davacı markası kullanılarak oluşturulmuş alan adını başvurucunun kendi adına tescil ettirerek kullanması sebebiyle ticari itibarının zarar gördüğü iddiasıyla başvurucuya dava açmış, söz konusu siteye erişimin engellenmesinin yanında maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. İlk derece mahkemesi değerlendirmesinde:

  • İnternet sitesi alan adında geçen “xxxkargomagdurlari” ibaresinin Davacı yönünden toplumda negatif bir çağrışım meydana getirdiğine, böyle bir alan adının Davacı’yı küçük düşüreceğine,
  • Alan adının, Türk Ticaret Kanunu’nun 55. maddesi uyarınca başkalarını ve başkalarının ticari faaliyetlerini gereksiz yere incitici açıklamalarla kötüleyerek haksız rekabet meydana getirdiğine,
  • Bu sebeple sitenin alan adının kullanılmasının önlenmesi için siteye erişimin durdurulmasının zorunluğu olduğuna

karar vermiştir.

Bunun üzerine, ilgili kargo şirketi tarafından mağdur edilen eski çalışanların vekilliğini yapan başvurucu Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunarak:

  • Mağduriyet yaşayan insanların var olmasının kurulan internet sitesini gereksiz, incitici ve haksız olmaktan çıkardığını,
  • Davacı’nın maddi hakkına tecavüz edilmediğini veya ticari anlamda salt zarara uğratılması amacıyla hareket edilmediğini,
  • Bu sebeple, internet sitesine erişimin kısıtlanmasının
  • Kanun önünde eşitlik ilkesini,
  • Haberleşme hürriyetini,
  • Düşünce ve kanaat hürriyetini,
  • Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini ve
  • Adil yargılanma hakkını

 ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

Anayasa Mahkemesi bu başvurunun incelenmesi sonucunda:

  • İlgili internet sitesine erişimin engellenmesinin başvurucunun ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale teşkil ettiğini, bu müdahalenin “başkalarının şöhret ve haklarının korunmasına yönelik” önlemlerin bir parçası olduğunu ve meşru bir amaç taşıdığını,
  • Ticari itibarın şahsi bir hak ve ekonomik bir mal varlığı değeri teşkil etmesi sebebiyle Anayasa’nın 35. maddesi uyarınca mülkiyet hakkı kapsamına girdiğini ve dolayısıyla devletin mülkiyet hakkının korunması için önlemler alması gerektiğini,
  • Davacı’nın mülkiyet hakkı ile başvurucunun ifade özgürlüğü arasında adil bir denge kurulması gerektiğini,
  • İlk derece mahkemesinin kararında ilgili internet sitesinin Davacı yönünden toplumda negatif bir çağrışım oluşturduğu, bu alan adının kullanımının Davacı’yı küçük düşürdüğü ve ticari itibarını zedelediği gerekçelerine dayandırdığı dolayısıyla müdahalenin toplumsal bir ihtiyaç baskısına karşılık geldiğini,
  • Başvurucunun ifade özgürlüğüne yönelik müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğunu

tespit etmiştir.

Başvurucunun ifade özgürlüğüne ilişkin iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması sebebiyle kabul edilmez olduğuna oy çokluğuyla karar verilmiştir.

Bu karara karşı Anayasa Mahkemesi Başkanı muhalefet şerhi sunmuştur. Bu muhalefet şerhinde:

  • İfade özgürlüğünün yalnızca “düşünce ve kanaate sahip olma” özgürlüğünü değil aynı zamanda sahip olunan “düşünce ve kanaati açıklama ve yayma”, buna bağlı olarak “görüş alma ve verme” hürriyetlerini de kapsadığı,
  • İlgili internet sitesine erişimin süresiz şekilde engellenmesinin nasıl bir toplumsal ihtiyaç baskısına karşılık geldiğinin ilk derece mahkemesi tarafından yeterince açıklanmadığı,
  • Erişimin engellenmesi kararının süresiz olmasının ölçüsüz olduğu,
  • İnternet sitesinde yer alan konuların değer yargısından ziyade olguya işaret ettiği, bu sebeple amacın Davacı’yı kötülemekten ziyade uğranılan ve haksız olduğu düşünülen şirket uygulamalarını ifade özgürlüğü çerçevesinde dile getirmek, eleştirmek ve kamuoyuna bunları aktarmak olduğu,
  • Kamuya hizmet sunan şirketlerin bu hizmetlere ilişkin eleştiri ve görüşlere açık olmaları gerektiği, İnternet üzerinden bir şirketi eleştirmenin aynı şirket merkezi önünde protesto amaçlı bir toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyerek pankartlarla şirketi eleştirmesiyle aynı nitelikte olduğu, bu yürüyüş nasıl anayasal olarak korunuyorsa internetteki ifade özgürlüğünün aynı derecede korunması gerektiği,
  • İnternet sitesine erişimin süresiz olarak engellenmesinin Davacı şirketin mülkiyet hakkının korunması amacına ulaşmak için elverişli araç olmakla birlikte kullanılacak en son çare ve en hafif önlem olmadığı,
  • İnternet sitesine erişimin engellenmesinin başvurucunun Anayasa’nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin daha ağır basan bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği ve ölçüsüz olduğu

belirtilmiştir.

Anayasa Mahkemesi kararının tam metnine bu link ten ulaşabilirsiniz.