Anayasa Mahkemesi yakın bir zamanda Türk Ceza Kanunu’nun (“TCK”) 136 (1) maddesinin, maddede “kişisel veri” kavramına ilişkin açık bir tanımlama veya sınırlama bulunmamasından dolayı Anayasa’nın 20. maddesi (özel hayatın gizliliği) ve 38. maddesine (kanunilik ilkesi) aykırı olduğu iddiasını değerlendirdi (2015/32 numaralı ve 12 Kasım 2015 tarihli kararı ile). Anayasa Mahkemesi söz konusu iddiayı reddederek teknolojik gelişmeler sebebiyle kanun koyucunun her türlü “kişisel veri”yi önceden hüküm altına alamayacağına hükmetti.

İtiraz konusu TCK madde 136, “Başkasına ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmünü amirdir. İtirazda bulunan Ceza Mahkemesi bu hükmün “kişisel veri” kavramına ilişkin kesin bir tanımlama veya sınırlama getirmediğinden dolayı belirsiz olduğunu iddia etmiştir.

Anayasa Mahkemesi aşağıdaki değerlendirmelerde bulunmuştur:

  • Kişisel verilerin korunması, Anayasa’nın 20. maddesi tarafından güvence altına alınan özel hayatın gizliliğinin bir parçasını oluşturur.
  • TCK madde 136, kişisel veriler ile özel hayatın gizliliğine ilişkin hükümlerin daha etkin bir şekilde korunmasını amaçlamaktadır.
  • Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 38. maddesinde düzenlenen kanunilik ilkesini değerlendirmiştir ve bu ilkenin suçların ancak kanunla düzenlenebileceği ilkesinden yola çıkarak benimsendiğini belirtmiştir. TCK’nın 2. maddesi ile ise kanunların açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemeyeceği ifade edilmiştir.
  • Anayasa Mahkemesi’nin önceki kararlarında “kişisel veri” kavramı, belirli veya kimliği belirlenebilir olmak şartıyla bir kişiye ait tüm bilgiler olarak ifade edilmiştir. Bunun yanı sıra, Türkiye’nin tarafı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde “kişisel veri” kavramı açıkça düzenlenmemiş olmasına karşın bu verilerin özel yaşamın gizliliğinin bir parçası olduğu ifade edilmiştir.
  • Söz konusu ihtilafta, Anaysa Mahkemesi, “kişisel veri” kavramının teknolojik gelişmelere bağlı olarak çok farklı şekillerde ortaya çıkabileceğini belirtmiştir. Bu bağlamda, Anayasa Mahkemesi, gerek ulusal ve uluslararası mevzuat gerekse yargı kararları çerçevesinde “kişisel veri” kavramının, belirli veya belirlenebilir olmak şartıyla, bir kişiye ait tüm bilgileri ifade ettiğini kabul etmiştir.

Bu sebeplerle Anayasa Mahkemesi, TCK 136 (1)’in Anayasa’nın 38. ve 20. maddelerine aykırılık teşkil etmediğine karar vermiştir.

Bu linke tıklayarak Anayasa Mahkemesi kararının tam metnine ulaşabilirsiniz.