Anayasa Mahkemesi’nin 20 Ekim 2021 karar tarihli ve 2018/11772 başvuru numaralı kararında görevlendirme işleminin, başvurucunun (“Başvurucu”) sosyal ve mesleki itibarına yönelik somut etki ve yansımalarının olduğu ifade edilmiş; bu sebeple başvurunun sonuca dayalı uygulanabilirlik yaklaşımı çerçevesinde özel hayata saygı hakkı kapsamında incelenebilir nitelikte olduğuna karar verilmiştir.

Karara konu olayda;

  • Başvurucu görevde yükselme sınavında başarılı olması üzerine müdürlük kadrosuna atanma talebinde bulunmuş ve bu talep idare tarafından reddedilmiştir. Bu talebin reddedilmesi nedeniyle Başvurucu tarafından yargı yoluna başvurulmuş olup mahkemece davasında haklı bulunmuştur.
  • Mahkeme kararından sonra idare, Başvurucu’yu istisnai nitelikte bir görevlendirmeyle geçici olarak kademedeki büro başkan danışmanı olarak atamıştır.
  • Başvurucu geçici görevlendirme işleminin iptali talebiyle dava açmıştır. Mahkeme de somut olayda Başvurucu’nun görevlendirilmesine konu işi ne şekilde ne kadar süreyle yapacağının somut bilgi ve belgelerle ortaya konulmaması nedeniyle işlemin iptalinin gerektiğini ifade etmiştir.
  • İdare, yerel mahkemenin kararına karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstinaf mahkemesi, belediyelerde yönetici pozisyonunda yer alan personelin atanması hususunda belediye başkanlarına tanınan takdir yetkisinin, diğer personele göre daha geniş olduğu belirtilerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermiştir.
  • Başvurucu 4 Mayıs 2018 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştur.
  • Anayasa Mahkemesi, kişilerin mesleki hayatlarının onların özel hayatlarıyla sıkı bir irtibatının olduğunu ve meslek hayatına yönelik tedbirlerin ya da müdahalelerin söz konusu olduğu davalarda özel hayata saygı hakkının gündeme geldiğinin yadsınamaz olduğunu belirtmiştir.
  • Başvurucu, fen işleri müdürü olarak görev yaparken belediye başkanı tarafından tesis edilen işlemle kademedeki büro başkan danışmanı olarak görevlendirilmiştir. Anayasa Mahkemesince görevlendirme işleminin tesis edilmesiyle kamusal bir makam tarafından Başvurucu’nun özel hayata saygı hakkına bir müdahalede bulunduğu değerlendirilmiştir.
  • İstinaf mahkemesi, kararında özel hayata saygı hakkına müdahale teşkil eden mesleğe ilişkin tedbirleri, kamu düzeninin korunması ve kamu hizmetinin sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla yapılan ve hakkın doğasından kaynaklanan bir sınırlandırma nedeni olarak kabul etmiştir. Somut başvuruda da kamu gücü kullanan idarenin kamu hizmetinin sürdürülebilirliğinin sağlanması amacını taşıdığı değerlendirilmiş ve bu suretle meşru amaç unsurunun bulunduğu sonucuna varılmıştır. Ancak Anayasa Mahkemesi kararında ise, keyfiliğe yol açan hiçbir gereklilik ortaya konulmadan tesis edilen işlemlerin, ilgili kişilerin temel haklarına ağır müdahale olarak kabul edilebileceği belirtilmiştir.

Açıklanan gerekçelerle Anayasa Mahkemesi; idari makamın, Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkını ihlal ettiği, benzer şekilde istinaf mahkemesi tarafından yeterli gerekçeler ortaya konulmaksızın karar verilmesinin de özel hayata saygı hakkının ihlal olarak nitelendirileceği sonucuna ulaşmıştır.

Anayasa Mahkemesi ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yapılmasına ve yeniden yargılama ile yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin 17 Kasım 2021 tarihli ve 31662 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 20 Ekim 2021 tarihli ve 2018/11772 başvuru numaralı kararına bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.