Yargıtay, çevrimiçi oyun karakterlerinin, eşyaların ve sanal paraların haksız eylemler neticesinde yer değiştirmesi veya kullanıcısı tarafından erişilmez hâle geldiği durumlara ilişkin açıklayıcı nitelikte bir karar verdi.

Yargıtay; geçmiş kararlarında çevrimiçi oyunlardaki karakterlerin, eşyaların veya sanal paraların, alınıp satılabilen ve maddi değere sahip birer veri olduğunu kabul etmekteydi. Bunlara ilişkin haksız eylemlerin de 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (“TCK”) “Bilişim Suçları” başlığı altında tanımlanan 244. maddesinde düzenlenen, “sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme” suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmekteydi.

Geçmiş kararları ile aynı doğrultuda, Yargıtay 13. Ceza Dairesi’nin E.2019/9265, K.2020/258 sayılı ve 8 Ocak 2020 tarihli kararı (“Karar”) ile şikayetçinin (“Davacı”) e-mail adresine izinsiz şekilde girilmek suretiyle Knight Online isimli oyundaki hesap bilgilerine ulaşılmasına ve oyun karakteri şikayetçinin rızası dışında üçüncü bir kişiye para karşılığı satılmasına yönelik bir olay incelemesinde konuya yönelik önemli nitelikte açıklamalar ortaya koymuştur.

İlk derece mahkemesi bahse konu olay açısından yargılamayı nitelikli hırsızlık suçu kapsamında gerçekleştirmiştir. Üzerine atılı suçu işlediği sabit olmadığı gerekçesiyle, sanık hakkında beraat kararı vermiştir. İlk derece mahkemesi kararı, Davacı tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay incelemesi neticesinde de sanığın mahkumiyetine yeter, kesin ve inandırıcı bir delil bulunmamış ve ilk derece mahkemesi kararı onanmış olsa da karar kapsamında dava konusu fiilin hukuki tavsifinin hatalı olduğu da ayrıca değerlendirilmiştir.

Bu kapsamda; Yargıtay, TCK madde 142 ve 244 kapsamında düzenlenen suçları konu ve fiil açısından karşılaştırmıştır. Bilgisayar üzerinden işlenmesinden sebeple uygulamada sıklıkla hatalı şekilde nitelikli hırsızlık olarak tavsif edilen dava konusu fiillerin, TCK madde 244’de yer alan “sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme” suçunu oluşturabileceğini belirtmiştir.

Karar’da öncelikle suçun konu unsuruna değinilerek, hırsızlık suçunun konusunun taşınır bir mal olduğu belirtilmiş ve taşınır malın cismani varlığı vurgulanmıştır. TCK madde 244 hükmü ile düzenlenen “sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme” suçunun konusunun ise veri olduğu belirtilmiştir. Veriyi taşınır mal olarak kabul eden herhangi bir kanuni düzenleme bulunmaması karşısında kanunilik ilkesi gereği, bir verinin bulunduğu yerden zilyedinin rızası dışında alınması eyleminin, hırsızlık olarak kabul edilemeyeceği ifade edilmiştir.

Akabinde, suçlar fiil unsurları açısından da karşılaştırılmış ve hırsızlık suçunun fiil unsurunun gerçek dünyada cereyan eden fiziki bir yer değiştirme iken; TCK madde 244’te sayılan fiillerin elektronik ortamda işlenen sanal fiiller olduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda Yargıtay yapmış olduğu değerlendirme neticesinde, (i) oyun karakterinin alınıp satılabilen ve maddi bir değere sahip bir veri olduğunu, (ii) Karar’a konu olayda karakterin fiziki olarak bulunduğu yerden alınmadığı, (iii) ancak eylemin TCK madde 244 2. fıkrada düzenlenen “var olan verileri başka bir yere göndermek” olduğunu, (iv) ayrıca olayda karakterin üçüncü bir kişiye satılmasından sebeple de haksız çıkar sağlandığı ve bu kapsamda olayın TCK madde 244 4. fıkrada tanımlanan suçu oluşturduğuna kanaat getirmiştir.

Söz konusu Karar, önceki kararlara kıyasla daha detaylı açıklamalar içermekle beraber Yargıtay’ın bu yöndeki ilk değerlendirmesi değildir. Yargıtay’ın önceki ve sonraki tarihlerde de çevrimiçi oyun karakterlerini, eşyalarını ekonomik değere sahip veri olarak nitelendirdiği benzer kararlar verdiği görülmektedir.

Karar’ın tam metnine bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.