Anayasa Mahkemesi, sosyal medya paylaşımları dolayısıyla başvurucuların iş sözleşmelerinin feshedilmesi konulu davada, özel hayata saygı hakkı ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine, başvurucuların işe iade davalarının uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılama hakkının ise ihlal edilmediğine karar verdi. Bu karar, 22 Kasım 2023 tarihli ve 32377 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandı.

Anayasa Mahkemesi (“AYM”), bireysel başvuru sürecini değerlendirmiş olup, bu kapsamda (i) özel hayata saygı hakkı ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine, (ii) makul sürede yargılama hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir.

AYM’ye yapılan bireysel başvuruda, sosyal medya paylaşımları nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilmesi üzerine özel hayata saygı hakkının, ifade özgürlüğünün ve işe iade davalarının uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılama hakkının ihlal edildiği iddia edilmiştir.

AYM, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın reddine oybirliğiyle, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (“Anayasa”) 20.maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ve Anayasanın 26.maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabulü yönünde oyçokluğuyla karar vermiştir.

AYM’nin değerlendirmesi özetle aşağıdaki gibidir:

  • Anayasa’nın 20.maddesi ile özel hayatın gizliliği, 26.maddesi ile de ifade özgürlüğü güvence altına alınmıştır.
  • Başvurucular sosyal medya paylaşımlarında genel olarak siyasetçileri, hükûmeti, kamu gücünü kullanan idarecileri, onların siyasi ve idari davranışlarını hedef almıştır. Sosyal medya paylaşımlarında ele alınan konular kamusal çıkarlarla ilgilidir ve toplumu yakından ilgilendiren konuşmaların çerçevesi önemli ölçüde politik alanda kalmıştır. Bu doğrultuda, başvuruların sosyal medya üzerinden yaptıkları paylaşımlar, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmiştir.
  • Ayrıca, başvurucuların sosyal medya paylaşımlarını mesai saatleri içinde ve iş yerinde yaptığı, başvurucuların iş sözleşmesinden kaynaklanan sorumluluklarını yerine getiremediği ileri sürülmemiştir. Bu sosyal medya paylaşımlarının başvurucuların işi, iş yeri veya işvereni ile bir ilgisi olduğu da mahkemelerce kabul edilmiş değildir.
  • İş yerinde veya iş araçlarıyla gerçekleştirilmeyen, işin işleyişine bir etkisi olmayan ve kişisel alanda gerçekleşen durumların fesih nedeni olacağını doğrudan kabul etme, işverenin menfaatleri ile işçinin menfaatleri arasında pozitif yükümlülükler kapsamında devlet tarafından korunması gereken dengenin işçi aleyhine bozulması sonucunu doğuracaktır.
  • AYM, mahkemelerin başvurucuların sosyal medya paylaşımlarının muhtemel etkilerinin yeterli derecede ve detaylı bir şekilde incelenmediği kanaatine varmıştır. Benzer olarak yine mahkemeler, güncel toplumsal konulara ilişkin paylaşımların, iş sözleşmesinin feshine gerekçe yapılması karşısında, başvurucular ile işveren arasındaki “güven ilişkisinin koptuğu” ve “paylaşımların iş yerinde olumsuzluğa yol açtığı” kabulüne dair ilgili ve yeterli gerekçeler sunamamıştır.
  • Sonuç olarak, uyuşmazlığı karara bağlayan derece mahkemeleri tarafından ifade özgürlüğüne ilişkin Anayasa’da belirtilen güvencelerin gözetildiği özenli bir yargılama süreci yürütülmemiştir. Öte yandan, AYM, işe iade davalarının 2 yıl 11 gün sürmesi nedeniyle başvurucuların makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği iddiasını açıkça dayanaktan yoksun olması sebebiyle kabul etmemiştir.

22 Kasım 2023 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 2019/10975 başvuru sayılı AYM kararının tam metnine bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.