Hiç şüphesiz ki, tüm Avrupa ülkelerindeki patent sistemini son zamanlarda en çok meşgul eden konu Birleşik Patent Mahkemelerinin kurulmasıdır. Birleşik Patent Mahkemeleri Kuruluş Anlaşması (Agreement on a Unified Patent Court), AB üye ülkelerinin büyük bir çoğunluğu tarafından 20.06.2013 tarihinde imzalanmış olup, kabul eden tüm devletlerin iç süreçleri bu tarih itibari ile başlamıştır.

Türkiye’nin Avrupa Birliğine taraf olmaması nedeni ile, 1 Haziran 2023 tarihinden itibaren işletilecek olan bu yeni sistemin doğrudan bir etkisinin olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Diğer benzeri ülkelerde olduğu gibi Türkiye’nin EPC üyesi olması da durumu değiştirmemektedir. Ancak, Birleşik Patent Mahkemeleri’nin yargı çevresinde yer almasa da, bu sistem Avrupa Patenti olan Türk menşeli tarafları yakından ilgilendirmektedir.

Birleşik Patent Mahkemesi’nin (Unified Patent Court) kuruluşuyla, mevcut Avrupa Patenti sistemine paralel olarak, Avrupa Üniter Patent başlığı altında yeni bir sistem uygulamaya koyulacaktır. Mevcut sistem, Avrupa Patenti alındıktan sonra seçilen Avrupa ülkelerinde tek tek başvuru yaparak patenti valide etmeyi gerekli kılıyorken, Üniter Patent sisteminde tek bir başvuru ile sisteme dahil tüm ülkelerde (şu an için 17 ülke) patent verilmesi ve patent ile ilgili uyuşmazlıkların tek bir mahkeme nezdinde görülmesi planlanmaktadır.

Bu uygulama ile, validasyon aşamasında her bir ülke özelinde oluşan başvuru, vekillik, tercüme ve yenileme ücreti gibi büyük masrafların ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır.

Bunun yanı sıra Unified Patent Court Anlaşması (UPC Anlaşması), imzalayan bütün üye ülkelerin hukuk sisteminde yetkiye sahip ortak bir mahkeme olacak, hali ile kararlar da bu ülkelerin tümünde uygulama alanı bulacaktır.

Mevcut klasik patent sisteminin daha basit hale getirilmesi ve masrafların büyük ölçüde azaltılmasının yanında, sistemin bazı dezavantajları da bulunmaktadır:

• Hak çatışması durumunda, bir hak sahibinin başka bir patent sahibine karşı hukuki yola başvurması ve başarılı olması halinde, patentin kısıtlanması veya tümden geçersizliği, sisteme taraf olan tüm ülkelerde söz konusu olacaktır. Karşı tarafın hak tecavüzü iddiası tek bir ülke ile sınırlı olsa da, sonuçları Üniter Patent anlayışı gereği tüm ülkelere yansıyacaktır. Buna karşın halihazırda yürürlükte olan sistemde davalar, ilgili ülke mahkemeleri tarafından görülmekte ve sonuçları yalnızca ilgili ülke için bağlayıcı olmaktadır.

• Mevcut sistemde ülke özelinde patent istemlerinin sınırlandırılması ve bir patent sahibi ile hak çatışması yaşamamak adına belirli ülkelerden kaçınılması mümkünken, yeni sistemin üniter niteliği böylesi bir esneklik imkanı tanımamaktadır. 

• Üniter Patent verildiğinde, sadece patentin verildiği zamanda anlaşmaya taraf olan ülkeler için koruma sağlanmış olacaktır. Sonradan sisteme katılan ülkeler bakımından ulusal başvuru gerekli olabilecektir.

Mevcut Avrupa Patentleri, 1 Haziran 2023 itibariyle otomatik olarak Üniter Patent sistemine aktarılacaktır. Belirtilen tarihe kadar Üniter Patent sisteminden çekilme imkanı bulunmakta olup, sistemden geri çekilmeme halinde patentin halihazırda koruma bulunmayan ülkelerdeki hak sahiplerinin de olası aksiyonlarına açık hale gelmesi söz konusu olacaktır. Hak sahiplerinin, belirtilen tarihten sonra yedi yıl boyunca da sistemden geri çekilme şansı bulunmaktadır.

Türkiye’deki Avrupa Patenti sahibi taraflar bakımından genel eğilimin sisteme katılmama ve klasik Avrupa Patent sistemi dahilinde kalma yönünde olduğu gözlemlenmektedir. Pek tabii ki, bu yeni sistem, yargı alanında bir çok tartışma ve bilinmezi de beraberinde getirecek, taraflar zaman içinde içtihatların oluşmasını merakla bekleyeceklerdir.