2017 yılının başına kadar yürürlükte olan 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, patent tescili için incelemeli ve incelemesiz olmak üzere iki sistem öngörmekteydi ve söz konusu mevzuat 2017 yıllarının başına kadar yürürlükte kalmıştır.. İncelemesiz sistem ile tescil edilen patentlere dayanarak da diğer patent türleri olduğu gibi patent tecavüzü davası açılması mümkündü.

Bu davada da, incelemesiz sistem ile tescil edilmiş bir patent dayanak gösterilerek patent tecavüzü davası açılmıştır. Ancak, ilgili davada, müvekkil, davacının patentinin hükümsüzlüğü için yıllarca sürebilecek ve oldukça masraflı bir karşı dava veya bağımsız bir dava açmak yerine mahkeme ve Türk Patent ve Marka Kurumu (“TÜRKPATENT”) nezdinde iki taraflı güçlü bir savunma geliştirerek ilgili taleplerin başarıyla üstesinden gelmiştir.

Olayların Geçmişi: Kamera içeren TV’ye karşı tecavüz davası

2012 yılının başlarında global bir teknoloji şirketi olan müvekkilimize incelemesiz sistemle tescil edilen bir patent dayanak gösterilerek bir ihtarname tebliğ olmuştur. İşbu ihtarnamede müvekkilin video arama sistemi olan tüm akıllı televizyonlarının satışının durdurulması talep edilmiştir. Uyuşmazlık bundan sonra müvekkilin akıllı televizyon satışı ve üretiminin durdurulmasına yönelik Türkiye’deki faaliyetlerini önemli ölçüde etkileyebilecek bir ihtiyati tedbir ve tazminat talebi içeren bir tecavüz davasına dönüşmüştür.

Davacı, iddialarını kamera içeren bir televizyona ilişkin olan ve incelemesiz olarak tescil edilen patentine dayandırmıştır. Bu tür patentlere mülga 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında izin verilmekteydi. İlgili düzenlemeler uyarınca, başvuru sahibi araştırma raporunu tebliğ aldıktan sonra incelemeli veya incelemesiz olmak üzere iki tür patent tescil sisteminden birini seçebilmekteydi. İncelemesiz tescil sistemin tercih edilmesi durumunda, üçüncü kişiler araştırma raporuna ilişkin görüşlerini bildirdikten sonra, patent daha esaslı bir inceleme raporuna gerek olmaksızın tescil olmaktaydı. Bu patentler genelde daha detaylı patentlenebilirlik kriterleri incelemesinden geçecek kadar güçlü değildir;  başvuru sahipleri tarafından incelemesiz sistemin tercih edilmesinin temel sebebi de buydu. Bu yüzden Kanun Hükmünde Kararname uyarınca üçüncü kişilerin bu patentlerin incelenmesi için talepte bulunarak, incelemeli sisteme dönüştürülmesini talep etme hakları mevcuttur. Bu talep sonucunda yapılan inceleme sonunda ilgili kriterleri taşımıyorsa ek bir yasal işleme gerek kalmaksızın ilgili patentin iptali söz konusu olabilmekteydi.

Müvekkil, Türkiye’deki televizyon satışlarına zarar verebilecek tecavüz iddialarıyla karşılaştıktan sonra, bu iddialarla mücadele etmek için çok katmanlı bir savunma stratejisi geliştirmiştir. Savunmanın en güçlü yanını, karşı tarafın patentine agresif bir şekilde saldırmak ve ayrıntılı bir patent incelemesinden geçebilecek kadar güçlü olup olmadığını anlamak oluşturmaktaydı. Başlangıç olarak ön bir teknik araştırma yapıldıktan sonra, davacının patentinin yenilik veya buluş basamağı taşımadığı ortaya çıkmıştır. Aynı sonuca tescil aşamasında alınan araştırma raporunda da ulaşılmış, karşı tarafın üç iddiasının da X kategorisinde yer aldığıve patentlenemez olduğu sonucuna varılmıştır.

Bununla birlikte, yürürlükte olan hukuk düzenlemeleri davalının dayanak patentinin patentlenebilir olmadığı argümanını tecavüz davasında tek başına bir savunma olarak kullanmasına icazet vermemektedir. Bunun yerine, davalıların, patentin geçersiz kılınması yönünde de ayrı bir aksiyon alması kaçınılmazdır. Karşı tarafın patentinin patentlenebilir olmadığına ilişkin bir iddialar detaylandırıldıktan sonra, müvekkil, davacının patentinin incelemeli bir patente dönüştürülmesini talep yolunu seçmiştir ki söz konusu yöntem patentin geçersiz kılınması için mahkeme nezdinde atılacak adımlara kıyasla daha maliyetsiz bir prosedür teşkil etmekteydi.

Eş zamanlı olarak, tecavüz davasında da davacının patentinin esaslı bir inceleme yapılmadan verildiği ileri sürülmüş ve müvekkil tarafından patentin incelemeli patente dönüştürülmesinin talep edildiği bildirilmiştir. Ayrıca, bu dönüşüm talebi kabul edildiği için, patentin artık bir başvuru statüsünde olduğu ve bu noktada, sadece başvuruya dayalı olarak tecavüz taleplerini kabul etmenin mümkün olmadığı iddia edilmiştir. Mahkemeden bu sebeple başvurunun sonucunu bekletici mesele yapması istenmiştir, zira başvuru patentlenebilirlik incelemesini geçememe ihtimali taşımaktadır.

Bu süreçte aynı zamanda, TÜRKPATENT nezdinde devam eden tescil süreci takip edilmiştir. İncelemesiz olarak verilen patentin dönüşümü talep edildikten sonra, ilgili patent Resmi İlan Bülteni’nde tekrar yayınlanmış, böylece üçüncü taraflar başvurunun patentlenebilirlik kriterlerine uymadığı gerekçesiyle itirazda bulunma hakkını kazanmıştır. İtiraz süresi içinde, davacı yanın patentinin patentlenebilir olmadığının ve yenilik unsurunu taşımadığının altını çizen güçlü bir dilekçe ile itiraz edilmiştir. Bunu takiben TÜRKPATENT esaslı incelemesini başlatmış ve alınan üç inceleme raporunda da  karşı tarafın patentinin patentlenebilir olmadığı teyit edilmiştir. Bu raporlar ile birlikte, karşı tarafın patentinin tescil edilemeyeceği ve patent tescilinin baştan itibaren mevcut olmadığı ortaya konmuştur.

Başvurunun reddi üzerine mahkeme, karşı tarafın tecavüz iddialarını herhangi bir bilirkişi incelemesi olmaksızın reddetmiştir ve dava bu strateji ile müvekkilin lehine sonuçlanmıştır. Karşı taraf tüm kanun yollarını tüketmesine rağmen, ilk derece mahkemesinin kararı değişmemiştir.

Analiz: İdari ve Hukuki Süreçlerin Bir arada Yürütülmesini Avantajları

Müvekkilin durumu, mümkün olduğu ölçüde idari ve yasal süreçler birleştirilerek bir strateji oluşturmanın avantajlarına iyi bir örnek oluşturmaktadır. Müvekkilin savunması ve TÜRKPATENT nezdindeki prosedürlerin takip edilmesi, karşı tarafın patentini uzun ve maliyetli yasal prosedürler olmadan iptal ettirmesine olanak sağlamıştır.

2017 yılından itibaren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile patentlerin esaslı bir inceleme yapılmaksızın tescil edilmesine artık olanak kalmasa da önceki mevzuatın yürürlükte olduğu dönemde verilmiş patentler hâlâ varlıklarını sürdürmektedir.

Her halükârda, tecavüz iddialarıyla karşılaşan tarafların davacının patentlerinin gücünü derinlemesine incelemesi ve koşulların mevcut olduğu takdirde patentin iptal edilmesi için gerekli tüm adımları atması önem arz etmektedir.