Kişisel Verileri Koruma Kurulu (“Kurul”), biyometrik imzanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (“TBK”) yer alan imza düzenlemeleri kapsamına girmediği gerekçesi ile açık rıza olmaksızın işlenemeyeceğine hükmetti.

Kurul, kendisine iletilen görüş talebi üzerine yaptığı değerlendirme sonucunda;

  • Kişilerin yürüyüş biçimi, klavyeye basış şekli, akıllı cihazları kullanırken uyguladığı basınç ve basış şekli, araba sürüş biçimi gibi verilerin davranışsal nitelikte biyometrik verileri oluşturduğunu,;
  • Biyometrik verilerin açık rıza bulunmayan hallerde ancak kanunlarda öngörülmesi halinde işlenebileceğini,
  • Biyometrik veri işlemenin kanunlarda öngörülmesi durumunda, söz konusu hükmün şüpheye yer bırakmayacak kadar açık olması gerektiğini,
  • Biyometrik imzanın, imza sahiplerinin belirli biyometrik verilerini kullanarak imzalarını özel bir tablet/ped üzerinde oluşturmaları ve genellikle bu verilerin imzalanan belgeye çözülemez biçimde bağlanmasıyla elde edildiği;
  • Biyometrik imza çözümlerinin belirli bir standart çerçevesinde tanımlanmadığından farklı kurgusal özelliklere sahip olduğu ve ıslak imza ile denk sayılmadığını,
  • Biyometrik imza ile elle atılan imzanın bütün fonksiyonları bakımından aynı olmadığı hususuna Avrupa Sayısal Tek Pazarı’ndaki (Digital Single Market) elektronik ortamdaki işlemler için elektronik kimlik tanımlama ve güven hizmetleriyle ilgili Avrupa Birliği düzenlemesi standartı olan “Elektronik Kimlik Belirleme ve Güven Hizmetleri Düzenlemesi”nde (eIDAS) de değinildiğini,
  • TBK’da yer alan imzaya ilişkin düzenlemelerin, klasik imza ile elektronik imzaya yönelik düzenlemeler olduğunu,
  • Bu düzenlemelerin biyometrik imzayı kapsayacak şekilde yorumlamanın “kanunlarda öngörüldüğü haller” istisnasının geniş yorumlamasına yol açacağı hem de ölçülülük ilkesine aykırı olacağını,

ifade etmiş ve bu hususları dikkate alarak;

  • Biyometrik imzanın özel nitelikli kişisel veri niteliğini haiz olduğuna,
  • Bu sebeple yalnızca kişinin açık rızasının varlığı halinde veya kanunlarda açıkça öngörülmesi halinde işlenebileceğine,
  • TBK’da yer alan sözleşmelerin şekline ilişkin düzenlemelerin ise “kanunlarda açıkça öngörülme” şartını karşılamadığına,

karar vermiştir.

26 Eylül 2020 tarihinde Kurul’un resmî internet sitesinde yayımlanan 27 Ağustos 2020 tarih ve 2020/649 sayılı özet karara bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz