Anayasa Mahkemesi, sendika üyesi olma yolundaki karar sürecinin de Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile korunan sendika hakkı kapsamında olduğunu değerlendirdi. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi, henüz sendikaya üye olmadıkları halde sendika toplantılarına katılan iki işçinin, performans düşüklüğü gerekçe gösterilerek iş sözleşmelerinin feshinin anayasal sendika hakkının ihlalini teşkil edeceğine hükmetti.
Başvuruya konu olayda, bir sendikanın çalıştıkları şirketteki örgütlenme çalışmaları sırasında aktif görev alan, mesai saatleri dışında sendika toplantılarına katılan başvurucuların, performans düşüklüğü gerekçe gösterilerek iş akitleri feshedilmiştir.
Başvurucular, performans düşüklüğü bahane edilerek, esasen sendikal çalışmaları nedeniyle işten çıkarıldıkları gerekçesiyle dava açmışlardır.
İlk Derece Mahkemesi kararında, işçilerin sendikalaşma hakkının engellenmesi amacıyla işten çıkarıldığına ve işçilere tazminat ödenmesi gerektiğine karar vermiştir. Bunun üzerine işveren, kararı temyiz etmiş ve dosya Yargıtay’a gitmiştir.
Yargıtay, İlk Derece Mahkemesi’nin verdiği kararı bozarak işten çıkarmaların sendikal faaliyet nedeniyle yapıldığının yeterli delil ile ispatlanamadığına hükmetmiştir. Ancak İlk Derece Mahkemesi’nin delillere ve olgulara ilişkin değerlendirmelerine bir eleştiride bulunmamıştır.
Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru üzerine verdiği kararında, sendikaya üye olma yolunda karar sürecinin de sendika hakkı kapsamında korunduğunu, Yargıtay’ın maddi vakıaya ilişkin değerlendirme içermeyen bozma kararının gerekçesiz olduğunu belirtmiş ve Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine oybirliği ile hükmetmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin 15 Kasım 2017 tarihli ve 30241 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan, 5 Ekim 2017 tarihli ve 2014/15627 başvuru sayılı kararının tam metnine bu linkten ulaşabilirsiniz.